Tarih Vakfı ve Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED) iş birliğiyle düzenlenen ”Türkiye’de Sosyal ve Beşeri Bilim Disiplinlerinin 100 Yılına Bakış” Konuşma Serisi Devam Ediyor!
9Mayıs 2024 Perşembe günü, saat 16:00’da gerçekleşecek serinin altıncı konuşmasında Çiler Çilingiroğlu ve Duygu Tarkan, “Arkeolojinin Arkeolojisi: Disiplinin Yüz Yılına Eleştirel Bir Bakış” başlığı altında bizlerle olacak.
Türkiye’nin ulus devletleşme sürecinde başı çeken bilim dallarından olan arkeoloji, her zaman özel bir konuma sahip oldu. Ulus devletlerin ideolojik sacayaklarından biri olarak ortak geçmiş kurgusunun yaratılması zorunluluğu, arkeolojinin bir bilim dalı olarak akademide güçlü bir geleneğe, özelleşmiş bir mevzuata ve maddi desteğe sahip olmasının baş nedenleri olarak görülebilir. Buna karşıt olarak, yakın zamana kadar halk nezdinde arkeoloji milli bir bilincin yaratılmasında temel bir araç olarak görülmedi. Karikatürize etmek gerekirse Türk arkeologlar “mezar kazıcı”, yabancı arkeologlarsa “casus” olarak alımlanmaya devam ettiler.
Yirmi birinci yüzyıl konjonktürü arkeolojinin bu imajlarını dönüştüren ve rolleri yeniden dağıtan farklı bir noktaya evrildi. Artık ulus devlet ideolojisinin içselleştiği bir ortamda, devletin arkeolojiye yeni bir işlev kazandırması gerekti. Bu rol değişimi, arkeoloji açısından turizm sektörünün sermaye girdilerini arttırmaya yarayan bir etkinlik olarak yeniden tarif edilmesi anlamına gelmekte. Güçlenen kentli, orta sınıflar arkeologları artan biçimde kültürel mirasın koruyucuları ve tarih bilincinin oluşturulmasının elçileri olarak görürken, kırsal kesim ise arkeologları halen “mezar kazıcı” veya “hazine avcısı” olarak görmeye devam etmektedir.
Arkeolojiyi saran tüm bu tarihsel koşullarda, arkeolojinin değişen devlet politikalarının pasif bir uygulayıcısı olarak tespit etmek ve böylesi bir eleştiriyle arkeolojiyi mahkûm etmek kolaycılığa kaçmak olacaktır. Eşyanın tabiatı gereği ulus devlet kendi varlığını korumaya yönelik politikaları geliştirme, eğitim yoluyla yayma ve bilim dallarını dizayn etme yönünde reflekslere sahip. Bu konuşmanın esas amacı, tarif edilen verili koşullar içinde arkeologların son yüz yıldaki arkeolojiye dair tutumlarının eleştirel bir değerlendirilmesidir.
Yirmi birinci yüzyılın düşünce dünyası içinden geçmişin araştırılması teorik ve metodolojik yönden çeşitlenmiş, nitelik yönünden ivmelenmiş ve sorular bakımından farklılaşmıştır. Bu yeni yönelimleri takip etmek ve disiplinin teorik-metodolojik seyrine entegre olarak arkeoloji bilimini yapmak bilim insanlarının başlıca yükümlülüğü olarak görülebilir. Sözgelimi, arkeolojiyi Antroposen Çağın ekolojik kriziyle ilişkilendirmek, bu araştırmaları moleküler ve izotopik yöntemlerle beslemek, arkeolojinin şimdiye kadar görmezden geldiği insan-olmayan failleri araştırmak, geçmişi Aydınlanmacı ilkelere başvurmadan yeniden kurmak gibi yönelimler sorumluluk sahibi bir arkeolojinin görevleri arasındadır. Hâlbuki günümüz Türkiye’sinde arkeoloji, teorik duruşunu halen sorgulamayan, mümkün olduğu ölçüde eski bildiğini uygulamaya devam eden, apolitik, eril ve statükocu bir görünüm sergilemeye devam etmekte. Teoriyle ilişkisini sağlıklı bir zeminde kurmaktan kaçan, refleksif pratiği güçlenmemiş bir bilim dalının her türlü araçsallaştırmaya açık hale gelmesi bu yüzden kaçınılmazdır. Konuşmamızda, tüm bu gözlemlerden hareketle arkeolojinin arkeolojisini yapmaya çalışacağız.
Çiler Çilingiroğlu
2009 yılında Tübingen Üniversitesi Prehistorya Enstitüsü’nde doktorasını tamamlayan Çiler Çilingiroğlu Ege Üniversitesi’nde arkeoloji profesörüdür. Güneybatı Asya ve Ege Neolitiği üzerine uzmanlaşmıştır. Daha önce Ulucak ve Çatalhöyük Neolitik kazılarında yönetici olarak görev almış, İzmir, Karaburun’daki Arkeolojik Yüzey Araştırması Projesi’ni yürütmektedir. Teorik Arkeoloji Grubu Türkiye’nin ve Ege Üniversitesi Antroposen Araştırma Grubu’nun eş kurucusudur.
Duygu Tarkan
Duygu Tarkan, bir arkeolog, dijital kültürel miras alanında Antwerp Üniversitesi’nde doktora adayı ve ANAMED’in araştırma koordinatörüdür. Lisans derecesini İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden aldı. Aynı üniversitede Tarihöncesi Arkeolojisi alanında yüksek lisansına devam ederken Oxford Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Araştırma Laboratuvarı ve Atina British School bünyesinde Fitch Laboratuvarı‘nda eğitim gördü. Orta Anadolu ve Yakın Doğu’da çeşitli arkeolojik yüzey araştırması ve kazı projelerinde yer aldı. Arkeoloji kariyerinin 15 yılını Çatalhöyük Araştırma Projesi‘nde seramik uzmanı olarak geçirdi. ANAMED’de sergilenen Bir Kazı Hikayesi Çatalhöyük’ün Küratörlüğünü üstlendi. Halen Kaymakçı Arkeoloji Projesi‘nde ikinci kazı başkan yardımcısı olarak görev almaktadır.
Adres: İstiklal Caddesi, No: 181, Merkez Han 34433, Beyoğlu İstanbul, Türkiye
* Katılım için kayıt gerekmemektedir.
* Etkinlik yüz yüze gerçekleştirilecektir.
* Çevrimiçi katılım olmayacaktır.