Tarih Vakfı > Etkinlikler > Konferans, Sempozyum ve Söyleşiler > Türkiye’de Antropolojinin Yüz Yılı: Bir Disiplinin Parlayış ve Marjinalleşme Tarihi

Türkiye’de Antropolojinin Yüz Yılı: Bir Disiplinin Parlayış ve Marjinalleşme Tarihi

by tarihvakfi


Tarih Vakfı ve KoçÜniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi (ANAMED) iş birliğiyle düzenlenen”Türkiye’de Sosyal ve Beşeri Bilim Disiplinlerinin 100 Yılına Bakış” konuşma serisi devam ediyor!

 

27 Şubat 2024 Salı günü, saat 16:00’da gerçekleşecek serinin ikinci konuşmasında Suavi Aydın, “Türkiye’de Antropolojinin Yüz Yılı: Bir Disiplinin Parlayış ve Marjinalleşme Tarihi” başlığıyla bizlerle olacak.

Türkiye’de antropolojinin tarihi neredeyse tamı tamına Cumhuriyet tarihiyle yaşıttır. Bu tarih 1924 yılında İstanbul’da Darülfünun bünyesinde kurulan Antropoloji Enstitüsü ile başlar. İnşa edilen rejimin ve yurttaş yaratma projesinin gereklilikleri doğrultusunda, antropolojiye verilen önem 1930’larda artar. Batı dünyasında revaçta olan ırk teorisi ve ırkla kültür arasında kurulan doğrudan ilişkinin eşlik ettiği politik vizyon Türkiye’de de etkisini gösterir ve fiziki antropoloji Türk Tarih Tezi’ni bütünleyen etkisi sayesinde en ziyade imtiyaza mazhar bilimler arasında yerini alır. O arada kültürel antropoloji ortalıkta yoktur. II. Dünya Savaşı sonrasında hem ırk teorisi hem de fiziki antropoloji gözden düşer ve Türkiye’de antropoloji kendi içine kapanarak, bir yanda sosyolojinin bir yanda arkeolojinin himayesinde ve gölgesinde varlığını sürdürür. Cumhuriyet ideolojisinin ve reformlarının tetiklediği kulturkampf meselesi ise henüz bilimsel ilgiye mazhar olmamıştır. 1960’larda Bozkurt Güvenç’in etkisiyle Türkiye’ye Amerikan kültürel antropolojisinin etkileri sızarsa da yine o yıllarda yurtdışında antropoloji doktorası yapıp gelen gençlerin, antropolojiyi kurumsallaştırmaya değil, sosyolojiye yöneldiği görülür. Bu durum entelektüel dünyada Türkiye’nin toplumsal ve iktisadi meselelerine soldan bakışın hâkim olmasıyla ilişkilidir. Dönem Türkiyesi’nde hâkim sol yazını din, etnisite, kültür gibi meseleleri ikincil gördüğü ve çoğunlukla tartışmaya açmadığı için solun etkisinde yükselen sosyoloji ve iktisat revaçtadır. 1970’lerde kültürel antropoloji hem Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’ndeki genç etnologlar hem de Güvenç’in kurduğu Hacettepe Antropoloji Bölümü’ndeki yüksek lisans ve doktora programı sayesinde bir varlık göstermeye başlamışsa da 1980 darbesi “tehlikeli” saydığı alanların çalışıldığı bu mecranın gelişimine yeni bir ket vurur. Ne var ki 1980’lerde dünyada iktisadi kalkınma ve sınıf meselelerinin gölgesinde kalmış kültürel sorun ve konulara yönelen ilginin artması ve modernleşme paradigmasının sorgulanması sayesinde sosyal bilimlerde yeni bir dalga yükselmiş ve bu sayede Türkiye’de sosyal/kültürel antropoloji yeniden canlanma emaresi göstermiştir. Bu canlanma, ülkenin kendine özgü akademik koşulları yüzünden pek uzun sürememiştir.

 

Suavi Aydın, bu konuşmada disiplinin yüz yıllık yükseliş ve marjinalleşme tarihini, Türkiye tarihinin gelişme ve değişme evrelerinin analizi eşliğinde irdeleyecektir.

 

Adres: İstiklal Caddesi, No: 181, Merkez Han 34433, Beyoğlu İstanbul, Türkiye

 

* Katılım için kayıt gerekmemektedir.

* Etkinlik yüz yüze gerçekleştirilecektir.

* Çevrimiçi katılım olmayacaktır.